21 Haziran 2013 Cuma

Üniversite seçiminde şu 8 şeyi yapmayın!

Üniversite seçiminde şu 8 şeyi yapmayın!  




1. Üniversitenin dış görünüşüne bakarak okul seçmeyin. 
Binası çok güzel olabilir, dış görünüşü çok güzel olabilir, bahçesi yem yeşil olabilir havuzu bile olabilir. Ama bunlar üniversite seçerken tercihiniz olmamalı. Genelde derslere gireceğiniz sınıf yada anfi sayısı ortalama 5'dir. Bazen çoğu dersi aynı sınıfta göreceksiniz. Yani lise gibi. İster burslu okuyun ister devlet okulunda okuyun durum değişmiyor. Üniversite hayatınız genelde 3-5 odada geçecek. Üstelik okulun bahçesi olsa bile iyi arkadaşlıklar kuramadıktan sonra bu güzel atmosferin keyfini zaten çıkaramayacaksınız. Üstelik artık tüm okullar birbirine benziyor hepsinin yeşil alanları mevcut. 

2. Okul seçiminde ailenizin olduğu şehri seçmeye kalkmayın. 
Aileniz Ankarada oturuyor diye ya da İzmirde oturuyor diye bu şehirleri seçmeye kalkmayın. Hangi okulu seçerseniz seçin İstanbulu seçin, istanbulda yaşamayı seçin. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki imkanınız varsa İstanbul yerine New York ya da Londra gibi büyük metropolleri de seçebilirsiniz. Yani İstanbulu seçmenizdeki ana amaç seçilen şehrin iş dünyasının merkezi olması... Amerikada ufak bir kasabada okumak yerine tabiki İstanbulu seçin. Umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır. Ayrıca ailenizden ayrı okumanız kendi kişisel benliğinizin bireyselliğinizin gelişmesine katkıda da bulunabilir. 

3. İlerde ne olacağınıza bakarak okul seçin. Ama bu nihai kararınız olmasın. 
Bu konuyu açmam gerekirse, ilerde üniversitede kalmayı düşünen akademisyen olmayı planlayan biri İstanbulu seçmek zorunda değil. Ancak şimdiki fikirlerinizin ilerde değişebileceğini unutmayın. Belki üniversitede belki üniversiteden sonra fikriniz değişecek. Yani okul seçiminiz de kararsızlık durumunuzda size dezavantaj çıkarmamalı. Bu yüzden şu anda akademisyen bile olmayı düşünüyorsanız İstanbulu seçin. Zaten ilerde bir şirket sahibi olmayı ya da bir şirkette müdür olmayı, ya da yabancı ülkelerde çalışmak istiyorsanız İstanbulu seçin. 


4. Üniversitelerin akademik kadrolarına bakarak üniversite seçmeyin. 
Akademik kadro dediğiniz kişilerin çoğuyla muhatap olmayacaksınız. Olsanız da derslerine girip çıkacaksınız ve bir çoğunu unutacaksınız, onlar da sizi unutacak... Üstelik her şeyi onların öğrettiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. HER ŞEYİ KENDİNİZ ÖĞRENMEK ZORUNDASINIZ. Akademisyenlerden en verimli olanı bile size ancak gece karanlıkta ayışığı kadar yardımcı olabilir. Halbuki sizler bir güneş kadar parlak olma potansiyeline sahipsiniz. Hocalarınızı kat be kat geçeceğinizi unutmayın. Onlar yerlerinde sayarken siz özel sektörde harikalar yaratacaksınız. Yani hocalar için üniversite seçmeyin, hocalar sizler için üniversite seçsin, şu üniversiteden çıkan öğrenciler iş dünyasında çok iyi işler çıkarıyor diye kendi aralarında kulis yapsınlar... Üniversite hocaları sizinle öğrencilik yıllarında dostluk kurmadıkları için üzülsünler. İşinizin düştüğü bir gün yardımcı olmayan, bir referans mektubu yazmayacak hocalar dert etsinler bunları. Üstelik hocaları iyi diye etkilenip girdiğiniz üniversitedeki hocalar gelecek yıl başka üniversitelere geçebilirler. Yani hocalar da öyle boş oturmuyorlar. Onlar da insan ve duruma göre iş değiştiriyorlar. 

5. Okulun laboratuvarları için okul seçmeyin. 
Bir bilgisayar mühendisliği öğrencisinin tek labı kendi bilgisayarıdır. Bir bilgisayarınız varsa harika projeler ortaya çıkarabilir, en son çıkan teknolojileri öğrenebilirsiniz. Yani lab var diye okul seçilmez. Üstelik bu lablarda en fazla haftada 3 saat zaman geçireceksiniz. Bu lablar ancak spesifik bir konuda çalışmak isteyen birisinin yani hocaların işine yarayabilir. Ya da doktora yaparsanız belki yararlanırsınız. Üstelik başka bölümlerde okusanız iyi yani kimya ya da metalurji okuyorsanız bir test labı çok işinize yarar ama zaten onu da 100 tane öğrenciden kaçı gerçekten kullanacak sanıyorsunuz. Naifçe düşüncelere kapılıp üniversitelerde tüm gün deney yapıldığını sanmayın. Bilgisayar bölümünde deneyi sen kendin kendi bilgisayarında çok rahaaat bir şekilde yaparsın. Üstelik unutmayın ki şimdiki en kötü bilgisayarlar bile 5 yıl önceki süper hızlı bilgisayarlardan bile daha hızlı. Yani hepinizin bilgisayarları 10 yıl önce bir üniversitede sunucu olarak bile kullanılmıyordu. 

6. Holding isimlerini kafanızı karıştırmasın. 
Holding adıyla başlayan üniversiteler kendi holdinglerinde hemen sizi işe başlatmıyorlar. Yani koç üniversitesi bitiriniz diye koç bünyesindeki şirketlerde stajın ya da mezuniyetinizde Arçelikte işinizin hazır olduğunu sanmayın. Yok böyle bir şey. Sabancı üniversitesi için de durum böyle diğer özel üniversiteler için de durum böyle. Üstelik bu holdingler sandınız gibi en iyi öğrencileri işe yada staja alıyor değiller. Mezun olduğunuzda iş hayatınızda göreceksiniz, en ucuza çalışanları işe alacaklar. Yani Koçta çalışan tüm mühendisler koç üniversitesi mezunu değil, ya da hepsi Boğaziçi ya da İTÜ mezunu da değil. Bir çok üniversiteden insan çalışır bu firmalarda... Üstelik işe alımlarda tek kriter sizin iyi bir üniversiteden mezun olmanız da ucuza çalışmanız da değildir. Bazen görünüşünüz, tipiniz bile işe alımda etkili olacak. Yani işe alımı Rahmi Koç yapmıyor, diploma notunuza da bakmıyor. İlk elemeleri İnsan Kaynakları denilen bölüm yapıyor. Oradaki çalışan kişiye ters bir laf etmeniz ya da top sakalınızın şekli işe girmemenize sebep olabilir. Ya da sadece ve sadece sizi kıskandığı için bile üst kademeye önermeyebilir. Ya da çok çalışkan olmanız bile işe girmemenize etki edebilir. Çok hırslı birinin çok çabuk yükselebileceği düşünülüp ilgili müdür tarafından kendi koltuğu tehlikede diye düşünmesine sebep olabilir. Bu tür durumlar iş dünyasında oldukça yaygın. Bu konular ayrı bir yazı konusu olacak kadar derin konular sevgili okuyucular... 

7. Üniversite seçiminde ilk önce puana bakmayın. 
Önce Şehre bakın. Şehirdeki üniversiteleri seçin. Yani Ankarada okumak yerine İstanbulda okumayı tercih edin. Yapacağınız tercihlerin arasına puanları yüksek diye İzmir ve ankarayı eklemeyin. İstanbuldaki üniversitelere puanınız yetmiyorsa Ankarayı seçin, İzmiri seçin. Ama seçiminiz iş dünyasına yakın yerler olsun. Staj olanakları ve iş olanakları yüksek yerler olsun. 

8. Özel üniversitelerin adına aldanmayın. 
Özel üniversiteler kendi reklamlarını çok yaparlar. Şöyle de böylede, şu da var bu da var derler. Sevgili okuyucular size bir tüyo vereyim, özel üniversitelerde ne varsa aynısı devlette de var emin olun. Özel üniversitede sevdiğiniz sanatçılar konser veriyormuş, sempozyum düzenleniyormuş laflarına kanmayın. Bu tür aktivitelerin tümü devlet üniversitelerinde de var. Öğrenci toplulukları kulüpler gibi sosyal öğrenci toplulukları devler üniversitelerinde de var. Üstelik devler üniversitelerinde bu tür aktiviteler öğrenci sayılarının yüksekliği sebebiyle daha eğlenceli daha dolu dolu geçer. Yani üniversitede bir yandan dağcılık öğrenmek isterseniz hemen hemen tüm tüm devlet üniversitelerde böyle kulüpler var. Ve bu kulüptekiler genelde diğer üniversitelerdeki benzer kulüplerle iletişim halinde olurlar. Yani bir üniversitede faaliyet, bir konser bir sempozyum varsa bunlara katılmaz sorun olmayacak sizin için. Hatta göreceksiniz ki bir çok konsere seminere, kariyer günlerine vs katılmayacaksınız bile artık seçici olmaya başlayacaksınız. Yani Puanınız yetiyorsa devlet üniversiteleri her zaman daha iyidir, arkadaşlarınız da genelde benzer sosyal statüde olduğundan pek sıkıntı çıkmaz. Ama şöylede bir şey var İzmirde devlet üniversitesinde okumaktansa İstanbulda özel üniversiteyi tercih edebilirsiniz. Bu karar size kalmış.. 

Sonuçta 4-5 yıl okuyup gideceksiniz. Siz siz olun üniversite tercihi yaparken iş dünyasına yönelik tercihlerde bulunun. Şu anda farkında olmayabilirsiniz ama işsiz kalmak dünyanın en stresli bunalımlı durumu. İnşallah bunu yaşamazsınız. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...